5549 Sayılı Kanun: Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Usul ve Esaslar

5549 Sayılı Kanun: Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Usul ve Esaslar

Giriş:

Türkiye’de finansal suçlarla mücadele edilmesi ve suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacıyla 5549 Sayılı Kanun, önemli düzenlemeleri içermektedir. Bu kanun, hem finansal kurumlar hem de ilgili diğer sektörler için önemli yükümlülükler getirmekte ve bu alanda denetimleri artırmaktadır. Bu yazıda, kanunun temel amaçlarını, tanımladığı kavramları, getirdiği yükümlülükleri ve yasal sonuçları inceleyeceğiz.

Kanunun Amacı ve Kapsamı:

5549 Sayılı Kanun, suç gelirlerinin aklanmasını önlemek için bir dizi yasal çerçeve sunmaktadır. Kanun, özellikle finansal kurumların ve diğer yükümlü kişi ve kuruluşların, müşteri tanıma, şüpheli işlem bildirimi ve diğer önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır. Bu düzenlemeler, ulusal ve uluslararası suçların finansal sistem üzerinden işlenmesinin önüne geçmek için tasarlanmıştır.

Tanımlar ve Temel Kavramlar:

Kanunda yer alan başlıca tanımlar şunlardır:

Bakanlık: Maliye Bakanlığı. (Hazine ve Maliye Bakanlığı)

Başkanlık: Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı.

Yükümlü: Finansal ve diğer belirli hizmetleri sunan kurumlar ve kişiler.

Suç Geliri: Herhangi bir suçtan elde edilen ekonomik değer.

Aklama Suçu: 5237 sayılı TCK’nın 282 nci maddesinde düzenlenen suçu: “Alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla, çeşitli işlemlere tâbi tutmak”

Yükümlülükler ve Sorumluluklar:

Kanun, yükümlülerin aşağıdaki başlıca görev ve sorumluluklarını içermektedir:

Müşterinin Tanınması: Yükümlüler, müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar kapsamında; kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek ve gerekli diğer tedbirleri almak zorundadır.

Şüpheli İşlem Bildirimi: Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından Başkanlığa bildirilmesi zorunludur.

Eğitim, İç Denetim, Kontrol ve Risk Yönetim Sistemleri ile diğer tedbirler: Bakanlık; bu Kanunun amacına uygun olarak risk temelli yaklaşımla, eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri oluşturulması ve bu Kanunla getirilen yükümlülüklere, yükümlü ve finansal grup seviyesinde uyumu sağlamak üzere, gerekli yetki ile donatılmış idarî düzeyde görevli tayin edilmesi de dahil, gereken tedbirlerin alınması konusunda, işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate alarak yükümlüleri ve uygulamaya ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir.

Devamlı Bilgi Verme: Yükümlüler taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerden, Bakanlıkça belirlenecek tutarı aşanları Başkanlığa bildirmek zorundadırlar.

Bilgi ve Belge verme: Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar, Başkanlık ve denetim elemanları tarafından istenilecek her türlü bilgi,  belge ve bunlara ilişkin her türlü ortamdaki kayıtları, bu kayıtlara erişimi sağlamak veya  okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam ve doğru olarak vermek ve  gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdür.

Muhafaza ve İbraz: Yükümlüler, bu Kanunla getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlüdürler.

Bunların dışında Başkanlıkça erişim sistemi kurulması, Tebligat Kanununun 7/A maddesinde düzenlenen elektronik tebligata ilişkin usullere bağlı olmaksızın yapılan tebligatların karşı tarafa ulaştığında tebliğ edilmiş sayılması gibi bir dizi kural ve yükümlülük yer almaktadır.

Yükümlülerin Korunması ve Denetim:

Kanunun 10 uncu maddesinde yükümlülüklerini yerine getiren gerçek ve tüzel kişilerin hiçbir şekilde hukuki ve cezai bakımdan sorumlu tutulamayağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda ek bir güvence olarak ise özel kanunlarda hüküm bulunsa dahi şüpheli işlem bildiriminde bulunanlara dair mahkeme dışında hiç kimseye bilgi verilemeyeceği yer almaktadır.

İlgili mevzuat uyarınca getirilen yükümlülükler, belirlenen denetim elemanları tarafından yerine getirilmektedir. Denetimler, Başkanlık tarafından istenildiği şekilde, ya münferit olarak ya da bir program dahilinde yapılabilir. Denetim elemanları, Başkanlık, ilgili birim amiri ve bağlı oldukları Bakanın onayı ile görevlendirilir. Bu denetim elemanları, kamu ve özel sektör dahil tüm tüzel ve gerçek kişilerden bilgi ve belge talep etme, evrakları inceleme ve ilgililerden bilgi alma yetkisine sahiptir. Ayrıca, görevleri sırasında herhangi bir yükümlülük ihlali tespit ettiklerinde, bu durumu Başkanlığa bildirmekle yükümlüdürler.

Cezalar, Elkoyma ve Kararların Bildirimi:

Kanunun üçüncü bölümü, belirli yükümlülüklerin ihlali durumunda uygulanacak cezai ve idari yaptırımları içeren yasal düzenlemeleri açıklamaktadır. Madde 13, yükümlülük ihlallerine bağlı olarak idari para cezalarının uygulanmasını, Madde 14, yükümlülük ihlalleri kapsamında hapis ve adli para cezalarını düzenlemektedir. Madde 15, kimlik tespitini gerektiren işlemlerde başkası adına hareket eden kişilerin bu durumu yükümlülere bildirmeleri gerektiği aksi halde hapis ve adli para cezası yaptırımının uygulanacağını belirtir. Madde 16, gümrük idaresine yanlış veya yanıltıcı açıklamalar yapıldığında uygulanacak idari para cezalarını açıklar. Madde 17, aklama ve terörün finansmanı suçları için elkoyma tedbirini 5271 sayılı CMK’ya atıfla düzenlemektedir. Son olarak, Madde 18, aklama ve terörün finansmanı suçlarıyla ilgili soruşturma ve kovuşturma sonuçlarının ilgili Cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerce Başkanlığa bildirileceğini düzenlemektedir.

Sonuç:

5549 Sayılı Kanun, Türkiye’de suç gelirlerinin aklanmasını önleme konusunda kapsamlı bir yasal çerçeve sağlamaktadır. Kanunun uygulanması, finansal sistemlerin güvenliğini artırma ve uluslararası suçlarla mücadelede etkinlik sağlama açısından büyük önem taşımaktadır. Yükümlülerin kanuna uyumu, Türkiye’nin finansal itibarını koruma ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getirme açısından kritik bir rol oynamaktadır.

Regulasyon.Net

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir